Latest Blog Post
Part -1 Cehennemden Bir Adım: Kaybolmuş Bir Adamın Hikâyesi
Gecenin en karanlık anında, ruhunu kaybetmiş gibi hisseden bir adam yürüyordu. Ayaklarının altındaki taş yollar nemliydi; her adımı yankılanıyor, boş bir mağaranın derinliklerinde bir çığlık gibi kayboluyordu.
Sevmeyi bırakmış bir adam ne hisseder?
Johnny bunun cevabını biliyordu. Sevmek, kendine bir yol bulamayanlar için bir tuzaktı artık. İnsanların gözlerindeki ışığın sahte olduğunu çok defa görmüş, yeminlerin yalnızca rüzgârın taşıdığı birer toz tanesi olduğunu anlamıştı. “Bir zamanlar güvenirdim,” dedi kendi kendine. “Ama şimdi o sıcaklığı buz gibi bir boşlukla değiştirdim.”
Johnny, kendi Dante'siydi. Ama onun Vergilius'u yoktu. Ona yol gösterecek kimse kalmamıştı. Kendi cehenneminin dokuz çemberini, tek başına geçmeye karar vermişti.
İlk Çember: Anılar
Birinci çember, geçmişin sisleriyle örtülüydü.
Johnny, buraya her vardığında anıların yükü altında ezilirdi. Eski sevgililerin yüzleri, dostların kahkahaları, çocukluğun sıcak kokusu... Bunlar, artık bir yabancı gibi ona bakıyordu. "Geçmiş bir hayalet," dedi
Johnny, "ve ben onu hâlâ sırtımda taşıyorum."
Ama bu çemberde acı fiziksel değildi; bu, bir özlemin derin kederiydi. Anıların dokunuşu, sıcak bir elin soğumuş hissi gibi... O burada, geçmişte yaptığı her hatanın yankısını duyardı.
İkinci Çember: Güvensizlik
Burada her şey daha sertti. İnsanlar birbirlerini bıçaklayan gölgeler gibiydi. Güvensizlik,
Johnny'nin yoldaşlarıydı. "Bir insana güvenmek," dedi kendi kendine, "kendi bacağını baltalamak gibidir. Ne kadar iyi niyetli olursan ol, sonunda hep kaybeden olursun."
Güvensizlik cehenneminde, gözlerindeki umut kıvılcımı sönmüştü. Her dostluk, her bağ birer zincirdi, Johnny bu zincirleri kırarken kendi derisini parçalamıştı.
devamı gelecek...
Posted 1/20/2025, 12:00 PM